14 Temmuz 2008 Pazartesi

loud and clear şarkısını bana armağan edin

Sevgili okurlar şimdi görecekleriniz, okuyacaklarınız tamamen hayal ürünüdür; gerçek hayatta denemeye kalkmanız tehlikeli olmakla birlikte , yok ben illa denicem derseniz tahminimce akl-ı salim bir yoldaş, ağlayacak bir omuz edinmeniz gereklidir.

Seni düşündüğüm zaman sol koluma bir ağrı giriyor. Gözlerimi usulca yumup saatlerce nereye gittiğimi bilmedikten sonra birden yırtılıveriyor gözkapaklarım; hadi ben olmayı geçtim de başkaları için bir evlat, bir dost, bir kardeş, bir rakip, bir kantinden ayvalık alan öğrenci, bir yoldan geçen insan, bir yan odada gürültü yapan kız, trafikte kırmızıda koşan vatandaş, yolda çocuk görüp başını okşayan abla olmam gerektiğini hatırlayıp maddeler dünyasına dönüveriyorum sancılı saatlerden sonra.

“Konuşmamız gerek, bu gece, bu saatte” diye mi çaldım kapını az önce? Seneler boyu tutup tutup kimseye anlatılmayan şeyleri sana bu gece bir çırpıda anlatabileceğimi zannederek konuşmamız gerektiği konusunda ısrar etsem de, boşver sen; rahatsız ettim gidiyorum. Konuşmayacağız, bana en çok koyan şey de asla neler olup bittiğini, tasavvurlarımda neler olup neler bitirdiğini bilmeyeceksin. Bu ikilem tıpkı, olumsuz bir vaka karşısında ellerin terleyip vücudun soğuyarak bir çıkış yolu bulmaya çalışırken, bir an kalbin durup “ ah buldum” düşüncesine kapılmak, ama saniyeler sonra, bulduğunu sandığın çıkış yolunun çoktan imkansızlıklarını bulup onu elemiş olmanı hatırlaman ve sonra ellerinin nemlenmeye devam etmesi gibi bir şey.

Peki neden onca an değil de, şimdi sen yeni bir hayat kurmanın eşiğinde, asla giremediğim ve girsem de kendi kendime yaratacak olmam muhtemel korkulardan ve yüksek doz paranoyalardan fazla yaşayamayacağım o hayatını biriyle paylaşmak üzereyken; hırslı, gözü yükseklerdeki kadın görüntümün altındaki sakat ve üstelik kör tarafımı kapına getirip vicdanının üzerine salmaya çalışıyorum? Onu senle tanıştıracağım, bunları anlatmak için başlangıç yapacağım anı (o lanet anın da senin de gelmeyeceğini alttan alttan bile bile) beklemeyi; evlilik çağına kadar, evde kalana kadar değil, bir ömür beklemeyi kabullenmiş olmama rağmen; aynı süre zarfı içerisinde senin elbette beni beklemeyeceğin ve işte tam da böyle evlenebiliyor oluşun gerçeğini şu dakikaya kadar hiç hesaplamamış olduğum için.

Bir sabah babam sol kolundaki ağrıyla uyandı. O kış sabahında kalp krizi teşhisi konuldu.
Ben o tutup tutup kimseye anlatmadığım, sessiz yılları başlatan günden beri
hergün kalpkrizi geçiriyorum…

2 yorum:

oGA dedi ki...

En yakın zamanda ameliyathaneye çağrılıyorsunuz..

bb dedi ki...

"tamamen hayalürünüdür" ifadesi mecaz değildir efendim..