5 Temmuz 2008 Cumartesi

Mektup

Kıskançlık kötü şeymiş. Hayatımda ilk defa tadarak, tadından pek de hoşlanmayarak, çello çalmaktan uçları parçalanmış parmaklarıma, orantısız ellerime bakıp yaptıklarımı sayıyorum teker teker. Sonra kafamdaki sen hesap soruyorsun benden gözlerinle. Daha yeni mi hesaplaşmaya başladın kendinle, neden olduğun onca saçmalığa rağmen dermişçesine. Ama bilirim, sen demezsin bu kadar acımasızca. Acımasız olmayışın bile mahveder sonra beni, tükenirim.
Geçmiş sayfalardan fırlayarak tekrar bir 'parçan' olmaya çalışmak değil yaptığım, sadece aklımdakileri dökmek 'sanal' kağıtlara. Ne de kolay burada yazdıklarını silmek.. Gerçek kağıt öyle değildir halbuki. Ne acı. Yazmadıklarımı bile silemem ben. Umarım yazdıklarım/yazmadıklarımla olumsuz herhangi birşeye yol açmıyorum. Hayatın çok daha güzel olacağını müjdelemek için burdayım. Müjdelemek kolay, inandırmak ise pek güç. Bilirsin, ben inanana kadar kaç kağıt parçalandı, kaç şişe bitti, kaç sigara ciğerimde yer edindi, kaç insan üzüldü ve kaç insan sevindi.. Ama senin inanacağını, içten içe inandığını, hatta artık tam anlamıyla inandığını, inanmaya devam ettiğini sanıyorum.
Artık kaçmalar, pes edişler söz konusu değil. Epey geç de olsa. Eski bir dostun, en azından eski bir tanıdık yüz olarak buradayım, burada olacağım. Her ne kadar artık inandırıcılığımı yitirmiş olsam da..
Umarım öbür dünyada hayatımda yaptıklarımın karşılıklarını adil bir şekilde görürüm. İyisinin de, kötüsünün de.. Ama hele ki kötüsünün.. Fazlasına razıyım, eksiğine asla.

Hiç yorum yok: